GESKOM Kapanış Programı

22 Şubat 2020

Fatih Sultan Vakıf Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı ve Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı ortaklığı ile hazırlanan ve 2018 Eylül ayında İSTKA-Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı tarafından hibelendirilmiş olan projenin kapanış töreni Haliç Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

Ailelerin de dahil olduğu kapanış töreninde, proje boyunca eğitim alan 86 çocuğun sunumları ve müzik atölyesi performansları sunulmuştur. Katılım gösteren çocuklara proje katılım sertifikaları dağıtılarak program sona ermiştir. Programda Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Piyale Çitil ve Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İlhami Danış’ın açılış konuşmalarının ardından, proje yürütücüsü Kamer Erkorkmaz, Ahenkli Tınılar Atölyesi yürütücüleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlileri Banu Akbaş ve Merve Gemici Koşar, Bilişim Atölyesi yürütücüsü İlker Özman konuşma gerçekleştirmiştir.

Tören Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Piyale Çitil’in açılış konuşmalarıyla başlamış olup, vakfın hizmet sahası ve geçmiş İSTKA tarafından desteklenen proje tecrübelerinden bahsetmiştir.

Ardından Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İlhami Danış katılımcıları selamlayarak, üniversitemizin yapmış olduğu sosyal sorumluluk projelerinden bahsederek sahadaki faaliyetlerimize devam ettiğimizi ve edeceğimizi ifade etmiştir.

 “GESKOM – Geleceği Sanatla Kodlama Merkezi Kuruldu”

Proje yürütücüsü Kamer Erkorkmaz ise projenin amaçlarından ve verilen eğitim içeriklerinden bahsetmiştir. Erkorkmaz; “Projede sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı ailelerdeki 9-14 yaş grubundaki çocukların duygusal ve analitik zekâ özelliklerinin ve kabiliyetlerinin çok boyutlu ve disiplinler arası yaklaşımlar ile desteklenmesi amacıyla faaliyetler yürütülmüştür. 18 ay olarak belirlenen proje sürecinde katılımcı kitlesinde yer alan çocukların hem duygusal hem de bilişsel zekâları eş zamanlı olarak desteklenmiş olup; yaratıcılık, girişimcilik ve yenilikçilik kabiliyetleri arttırılmıştır.” ifadelerini kullanmıştır.

Proje bünyesinde eğitim vermek amacıyla GESKOM-Geleceği Sanatla Kodlama Merkezi kurulduğunu ve merkezde uygulamaların iki atölyede gerçekleştiğini anlatmıştır. Bilişim ve Ahenkli Tınılar Müzik Atölyelerinde 86 çocuğun eğitim aldığını ifade etmiştir.

“Çocuk Merkezli Uygulamalar”

Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Program Başkanı Öğr. Gör. Banu Akbaş, Orff-Schulwerk yaklaşımıyla yapmış oldukları Ahenkli Tınılar Atölyesi uygulamalarının amacından bahsederek, yaklaşımı tanıtmıştır. Akbaş, “Birazdan izleyeceğiniz sunumlar ise tüm bu aşamaların ürünlerinden kısa bir kesit olacak. Orff-Schulwerk Yaklaşımı ile yapılandırılmış olan Ahenkli Tınılar Atölyesi’ndeki tüm uygulamalar çocuk merkezli olarak yürütülmüştür.

Orff-Schulwerk, müziği öğretmenin ve öğrenmenin bir yoludur. Bu yol insanı merkeze alır ve tüm yönleriyle sürece dâhil ederek, bütüncül deneyimlerle keşfin kapısını aralar. Elementer (ilkel, temel, temel ilkeleri konu edinen) özellikler barındıran bu pedagojide müzik, dans, hareket ve konuşma bir araya gelerek bireyin özerkliğinin korunduğu, doğrunun, yanlışın, hatanın, yargılamanın olmadığı bir alanda kişinin içinden dışına ve dışından içine yaptığı bir yolculuktur. Yolculuğa eşlik eden unsurların başında ise oyun, yaratıcılık ve doğaçlama gelir.

“Dersler, oyun ortamı ile başlar.”

Ahenkli tınılar atölyesi uygulamalarına ilham veren Orff-Schulwerk yaklaşımıyla hazırladıkları ders içeriği özelliğinden bahseden Akbaş; “Dersler, oyun ortamı ile başlar ve kişiler bir grup içerisinde doğaçlayarak sürecin içinde katı kuralların bulunmadığı, içten gelenin yansıtılmasına fırsat verilen bir uygulama alanı içinde önceden tecrübe edilmiş olan birikimleri de kullanarak özgün ürünler üretirler.

Orff-Schulwerk’e uygun olarak hazırlanmış bir çalışmada uygulamaların hedefi “insan” yetiştirmektir. Süreçte “müzik yapmak için öğrenmekten” ziyade “müzik yapmak ve öğrenmek” yan yana değerlendirilir.

Biz çocuklarla geçirdiğimiz tüm eğitsel faaliyetler içinde bu ilkeleri gözetmeye ve onların içlerinde var olan potansiyeli açığa çıkarma gayretiyle çalışmalarımızı sürdürdük. Uygulamalarımızın her bir aşamasında benliğin, duyguların keşfi ve ifadesi üzerine yoğun olarak çalıştık. Atölye boyunca yetişkinler olarak bizler, çocuklarımıza bilgiyi doğrudan aktaran rolünden ziyade onlarla keşfeden, deneyimleyen ve üreten rollerini üstlendik.” demiştir.

“Çocuk müziğe gitmemeli, müzik onun içinden doğmalı.”

Akbaş konuşmasını Orff-Schulwerk pedagojisinin kurucusu olan Carl Orff’un şu sözüyle tamamlayarak; “Müzik insanın içinde ve hiçbir yönerge olmaksızın başlar. Müziğin başlangıcı ne enstrümanda, ne ilk parmak basışta,  ne ilk pozisyonda, ne de şu ya da bu akordadır. Başlangıç noktası kişinin dinginliği, kendisini dinlemesi, “müziğe hazır olması” ve kendi kalp atışı ve nefesini dinlemesidir. Çocuklar için müzikal yönergeler, müzik dersinde başlamaz. Oyun zamanı, başlangıç noktasıdır. Çocuk müziğe gitmemeli, müzik onun içinden doğmalı.” demiştir.

“GESKOM Projesi Çocukların Bilişsel ve Duygusal Zekâ Gelişimini Destekledi”

Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Öğr. Gör. Merve Gemici Koşar, proje süreci içerisinde yaptıkları uygulamaları ve değerlendirme boyutlarını anlattı;

“Gelişen teknoloji ve mobil dünyanın yaygınlaşması, insanı hız olgusu ile baskı altına almaktadır. Biyolojik altyapısı tam olarak desteklenemeyen insanda baskı sonucu olumsuz duygular ve hatta psikolojik rahatsızlıklar yaygınlaşmaya başlamıştır. Zihin farklı etkinliklerin bir arada varolduğu bir yapıdır. Bilim insanları, zekayı ölçümleyerek insanların gelecek hayatları konusunda ön görüde bulunmak istediler. Bir anlamda başarılı oldular fakat IQ skorları, günlük yaşam becerilerine dair tahminde bulunmada yetersiz kaldı. Bu nedenle EQ-Duygusal Zeka kavramı geliştirildi. Bilişsel Zeka ölçütü olan IQ; problem çözme, karar verme, öğrenebilme yeteneği, çevreye uyum yeteneklerini temsil ederken, Duygusal zeka ölçütü olan EQ; bireyin kendinin farkınsa olması, kendini yönetmesi, toplumsal farkındalık, kendinin ve başkalarının duygularını değerlendirebilme, kişilerarası ilişkiler, empati, tepki kontrolü, esneklik yeteneklerini temsil etmektedir. Kişileri başarıya götüren nokta, bilişsel zeka ile duygusal zekayı birlikte kullanabilmektir. Duygular yaratıcı düşüncelere yol açar.  Bu bağlamda Ahenkli Tınılar Müzik Atölyesi planlanırken ilgili literatür taranarak program oluşturuldu. 12 oturumun başlıkları;

1. Oturum Ben Kimim 2. Oturum Empati Nedir 3.Oturum Ben Dili İle İfade Yolları 4.Oturum Duygularımın Farkındayım 5.Oturum Duygularımı İfade Edebilirim 6. Oturum Öfke İle Başedebilirim 7. Oturum Stress İle Başa Çıkabilirim 8. Oturum Kendimi Denetleyebilirim 8. Oturum Başkaları İle İletişim İçinde Olabilirim 10. Oturum Problemlerimi Çözebilirim 11. Oturum Kendimi Harakete Geçirebilirim 12. Oturum Yolculuk Serüveni.

Çocuklar ile bu oturum başlıklarında buluşurken müziği ve Orff-Schulwerk yaklaşımını araç olarak kullandık. Müzik kendimizi doğal bir şekilde ifade etmenin bir yöntemi iken Orff-Schulwerk yaklaşımı bu ifade biçimini zenginleştirmektedir. Her bir oturum başlamadan önce rutin olarak duygu çemberi düzenlendi ve çocukların duygularını başkalarının karşısında ifade etmeleri kolaylaştı. Yine diğer başlıklarda kendilerini özgün, yaratıcı yollarla doğaçlama olarak Orff-Schulwerk elementer müzik aletlerini kullanarak ifade ettiler. 4 grupta toplamda 86 çocukla töropatik bir süreç yürütüldü.

9-14 yaş grubu ergenlik öncesi kimlik inşa etmeden önce duygusal süreçleri konuşmanın çocuklara yardımcı olduğunu gördük. Çoğunluğu kız çocukları oluşturmaktadır. Eğitim çocuklarda neleri değiştirdi bunu görmek için hem duygusal hem de bilişsel zekâlarını geçerli ve güvenilir testler ile ölçtük. İlk geldiklerinde ön test ve eğitim bittikten sonra son test uygulandı. Sonuçları değerlendirecek olursak, IQ skorlarında her bir çocukta anlamlı yükselişler olmuştur. Uygulanan Bilişim Atölyesi ve Ahenkli Tınılar Müzik Atölyesi çocukları bilişsel anlamda geliştirmiştir. Ön test ve son test Duygusal Zeka skorlarını incelediğimizde anlamlı yükselişler görülmektedir. Uygulanan atölyeler çocukların Duygusal zekâlarını geliştirmede etkili olmuştur. Ahenkli Tınılar Atölyesi gibi sosyal öğrenme programları çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için yaygınlaştırılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Bilişim Atolyesi eğitmeni İlker Özman çocukların yaş aralığına uygun olarak kodlama programı olarak Scrach eğitimi verildiği ve maker kapsamında Robotic, Lego, 3D printer Arduino eğitimleri verildiğini paylaşmıştır. Tören çocukların sertifika alımları ile nihayete ermiştir.

Etkinliğimize ait videoya ulaşmak için https://www.youtube.com/watch?v=-JyztigSvOQ